DR.HASAN AZMİ HACIFETTAHOĞLU’NDAN DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SAĞLIK TURİZMİ
Medikal turizm veya sağlık turizmi nedir ?
Bir ülkeden diğer ülkeye sadece tedavi için gidilmesidir.
Kendi ülkesinde bekleme süresinin uzunluğu , tedavinin ekonomikliği veya daha kaliteli sağlık hizmeti beklentisiyle olabilir.
Sağlık turizminin, dünya genelinde 2012 yılı sonu itibarıyla, 100 milyar Dolarlık bir sektör haline geldiği değerlendirilmektedir. Tüm dünyada milyonlarca insan, daha az maliyetle ,göz, diş, ortopedik ve diğer cerrahi operasyonlar, özellikle estetik cerrahi alanlarında destek almak, tedavi görmek ve aynı zamanda tarihi ve doğal güzellikleri görmek, tedavi olurken eğlenmek amacıyla sağlık turizmine yönelmektedir.
London School of Economics and Politics tarafından yürütülen bir araştırmaya göre, önümüzdeki on yılda sağlık hizmetlerinin gelişmiş ülkelerin gayrı safi milli hasılaları içerisinde payın yüzde 7-10 arasında değişeceği tahmin edilmektedir.
Sağlık turizmi, diğer bazı sektörlerin (sigorta, pazarlama, ulaşım, eğitim, danışmanlık, medikal vs) de bilgi referanslı dönüşümlerini tetikleyerek öncü bir sektör rolü oynayabilir. Sağlık turizminin bir hizmet sektörü olması nedeniyle pazarlamada öne çıkan öncelikli unsurlar; Bölgesellik (Ulaşım en önemli faktör), kültürel yakınlık, çalışan personelin hastanın dilini ve kültürünü bilmesi, kaliteli ve müşteriye odaklı sağlık hizmeti sunumu, uluslararası bilgi paylaşımı, iyi uygulamaların takibi, şeklinde özetlenmektedir.
Sağlık turizmini geliştiren etkenler; uzun süren hasta bekleme listelerinden kurtulmak, daha kaliteli ve daha kısa zamanda hizmet almak, yüksek sağlık teknolojilerine ulaşmak, sağlık hizmeti maliyetini düşürmek, kronik hastaların, yaşlıların ve engellilerin başka ortamlara gitme ve tedavi olma isteklerinin oluşması, uyuşturucu ve farklı bağımlılıkları olan kişilerin farklı veya daha uygun ortamlarda olma istekleri, tedavi olmanın yanı sıra gezme ve kültür ziyaretlerinde bulunma isteği, kişinin hayata tutunma ve yaşam isteği olarak özetlenebilecektir.
Fransız Le Figaro gazetesinin 2006 yılında yaptığı bir araştırmaya göre İngilizler, ülkelerindeki kamu sağlık hizmetleri için uzun süre bekledikleri ve özel sektörün sağlık hizmetlerini pahalı buldukları için, Fransızlar ise protez diş veya diş kaplama gibi kendi sigorta kurumlarının ödemediği sağlık hizmetleri için sağlık turizmine katılmaktalar.
Öne çıkan ülkeler
Medikal turizm pazarında günümüzde birçok Asya ülkesi hakim durumdadır. Bölge yılda 1,3 milyon medikal turisti çekmekte ve Tayland, Singapur, Hindistan, G.Kore ve Malezya gibi ülkelerle bu faaliyetin kapsamı şaşırtıcı boyutlara ulaşmıştır.
Medikal turizm pazarında talep Kuzey Amerika, Batı Avrupa ve Ortadoğu olarak üç bölgede yoğunlaşırken, bu bölgelerdeki talebin destinasyonları dağılımı bakımından; Avrupalı medikal ziyaretçilerin favori ülkesi Hindistan, Malezya ve Tayland’dır. Malezya İslami referansı nedeni ile Ortadoğu pazarına hakimdir. Singapur, Japon pazarının temel destinasyonudur. Küba doğal olarak Orta Amerika pazarına yönelmiştir.
Afrika ve Orta Doğu
Ürdün
İsrail
Iran
Güney Afrika
Amerika
Brezilya
Kanada
Kosta Rika
Cayman Adaları
Meksika
Amerika Birleşik Devletleri
Asya/Pasifik
Hong Kong
Hindistan
Güney Kore
Malezya
Yeni Zelanda
Pakistan
Singapur
Tayland
Europe
Fransa
Almanya
Amerika Birleşik Devletleri
İnsanlar uluslararası seyahat imkanları ve ekonomik gelişmeleri arttıkça sağlık hizmeti için de farklı ülkelere farklı nedenlerle yönelmeye başlamışlardır. ABD den dışarıya ucuz fiyatlar nedeniyle gidiş daha ön planda iken , UK da uzun bekleme süreleri insanları başka ülkelere yöneltebilmektedir.
Sağlık turizmi her geçen gün büyüyen ve sektör ortaklarının ilgisini çeken bir alandır.
Sağlık turizmi hastaların ve hasta ailelerinin rahatlığını sağlamak için tıbbi seçenekleri sunmayı hedeflemektedir. Gelişmiş ülkelerdeki eğitim ve refah seviyesinin yüksek olmasına paralel olarak sağlık hizmetleri sunumu da yüksek maliyetli olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde yaşlanan nüfusun sağlık ihtiyaçları ve sağlık giderlerinin payı her geçen gün artmaktadır. Sosyal güvenlik maliyetlerinin artan giderleri sosyal güvenlik kurumlarını zorlamaktadır. Bu sıkıntıları aşmak için, gelişmiş ülkelerde bulunan sosyal güvenlik kurumları ve özel sigorta kurumlarının kaliteli tıbbi hizmet sunan ve yakında yer alan ülkelerle paket anlaşmalar yaparak sağlık hizmetlerini düşük maliyetli alma çabaları görülmektedir.
Son yıllarda, ülkemizin de gelişmiş ülkelerdeki nitelikli sağlık hizmetleriyle rekabet edebilecek düzeyde sağlık hizmetleri sunmasından dolayı ülkemize dünyanın dört bir yanından tedavi amacıyla turistler gelmektedir. Özellikle 1990’lı yıllar sonrasında ülkemizde kamu sağlık hizmetlerine ilaveten özel sektörün de sağlık hizmetlerine ciddi yatırımlar yaptığı görülmüştür. Bu gelişmeler sonucunda, Avrupa standartlarıyla yarışabilecek düzeyde özellikle büyük illerde özel sağlık kuruluşları artmaya başlamıştır. Yapım ve işletme bakımından yüksek maliyetleri olan söz konusu sağlık tesislerinin yurtdışı pazarlara açılması bu maliyetlerin azaltılması açısından giderek zorunlu bir durum almaktadır. Ayrıca, ülkemizin coğrafi konumu ve sağlık sektöründeki yetişmiş ve eğitimli insan gücü sağlık turizminde Türkiye’nin önemli avantajları arasındadır
Neden bir başka ülkede sağlık hizmeti alınır
Hasta bekleme listelerinden kurtularak daha kaliteli ve daha kısa zamanda hizmet almak,
Yüksek sağlık teknolojilerine ulaşmak ve aynı zamanda maliyetini düşürmek
Kronik hastaların ve yaşlıların veya engellilerin başka ortamlara gitme ve tedavi olma isteklerinin oluşması,
Uyuşturucu ve farklı bağımlılıkları olan kişilerin farklı veya daha uygun ortamlarda olma istekleri,
Tedavi olmanın yani sıra gezme ve kültür ziyaretlerinde bulunma isteği,
Kişinin hayatta kalma isteği ortaya çıkmıştır
Ülkemizde sağlık turzimin olumlu yönleri
alt-yapıları ve donanımlarının yüksek kalitede olması,
- Hekimlerin eğitim ve deneyim düzeyinin batı ülkeleri standartlarında olması,
Uluslararası JCI Akredite Kuruluşuna üye 39 hastane ile dünyada 2. sırada olması,
Fiyatların avantajlı olması,
Coğrafi konum ve geleneksel turizm çekicilikleri ve iklim koşullarına sahip olması,
yabancı dil bilen personel imkanı
Türkiye’nin sağlık turizmi kapsamında kaplıca, iklim, mağara, deniz, şifalı bitki ve diğer doğal tedavi yöntemlerinin en iyi uygulanabileceği zengin bir potansiyele sahip olması,
Türkiye’nin termal kaynakların zenginliği açısından Avrupa’da birinci ve dünyada yedinci sırada olması,
Diğer turizm türleri ile bütünleşebilmesi şeklindedir.
Sağlık turizmi türleri
Lübnan, sağlık turizminde Ortadoğu’nun bölgesel sağlık merkezi olmayı amaçlamaktadır. Ortadoğu ile Avrupa arasında yer almasının, doğal güzelliklerinin ve kaliteli sağlık bakım hizmetinin ülkeyi Ortadoğu’nun sağlık merkezi haline getireceği düşünülmektedir. Ülke özellikle kardiyoloji alanında ilerlemiştir. Gelen hastalara tedavilerinin yanı sıra bir tatil paketi de sunulmaktadır
Hawaii’de sağlık turizmi tıbbi bakım, check-up, kaplıca, beslenme programları ve sağlıklı yaşam egzersizleri olarak incelenmektedir ve sağlık turizmi müşterilerini yüksek gelirli Asya ülkelerindeki yaşlı kişiler oluşturmaktadır. Ürdün’de ise sunulan sağlık hizmetinin fiyatı Amerika ve İngiltere’ye göre çok düşüktür. Yurt dışından ülkeye gelen hastaların %30’ü Yemen’den, %20-25’i Libya’dan, %20’si Sudan’dan gelmektedir
Japonya’da “Mental Sağlık İçin Turizm” adı altında yeni turizm alanı geliştiriliyor. Asya Pasifik Turizm Derneği (APTA), Mental Sağlık Turizmini özellikle kalabalık şehirlerde yaşayanlarda ve bilgisayar ekranında çok uzun süre oturan kişilerde gelişen depresyon ve stres problemlerinin giderilmesi amacıyla uygulanabileceğine değinmiştir. Japon devlet istatistik verilerine göre, mental rahatsızlığından şikayet eden hastaların sayısı 2006’da 1996’ya göre iki kat artmıştır. Yeni bir kavram olan mental sağlık turizmi, iki farklı biçimde uygulanıyor. Otellerde veya zindelik merkezlerinde birkaç gün süren tatillerle yapılabildiği gibi; küçük kasabalardaki pansiyonlarda, uzun dönemli, depresyonu iyileştirmeyi amaçlayan, dinlendirme şeklinde de olabiliyor. Mental Sağlık Turizmi, şiddetli depresyonlar için uygun olmamakla beraber, insanları bilgisayar başında saatlerce kalmaktan uzak tutarak, denge oluşturmalarını sağlıyor
Hindistan sağlık turizmi sahasına özellikle son yıllarda ağırlık vermeye başlamış ve her yıl % 30 hasta artışıyla şimdi dünya genelinde sağlık turizmi alanında bir numarayı yakalamış bulunmaktadır. Hindistan’da hastaneler pek çok alanda hizmet sunmakta, çeşitli hastalıkların tedavisinde ileri teknolojik aletler kullanmakta, ayrıca eğitimlerini yurtdışında tamamlamış ve iyi bir bilgi ve tecrübe birikimine sahip doktor ve sağlık personeli ile hizmet kalitesinin seviyesini sürekli yükseltmektedir. Bu hastanelerin başında Apollo hastaneler gurubu gelmektedir. Hindistan’da ucuz fiyat avantajının yanı sıra tedavinin erişilebilirliğin çok kolay olması sonucunda herhangi bir bekleme olmaksızın seyahatin ikinci gününde hasta ameliyat odasına alınabilmekte ve tedaviye başlanabilmektedir
Hindistan’da modern tıbba ek olarak ayurveda gibi geleneksel tıp için de sağlık turizmi yapılmaktadır
Kolombiya yüksek kalitede sunduğu sağlık hizmeti ile Ekvator, Venezüella ve Panama’dan hasta çekmektedir. Göz kliniği dünyaca ün kazanmış olup kanser tedavisi, doğum, organ nakli, kalp damar cerrahisi ve plastik cerrahi konularında dünyada önde gelen çalışmalara sahip olduğundan, sağlık turizminde başarılı olacağını düşünmektedir
Bulgaristan, şifalı kaplıca suları bakımından zengin bir ülkedir. İklim olarak dağ, deniz ve kaplıca turizmini birleştiren bir yapıya sahip olan Bulgaristan, son yıllarda turistlerin gözdesi durumundadır. Şifalı suları bel ve kemik rahatsızlıkları yanı sıra merkezi ve çevresel sinir sistemi hastalıklarına iyi gelmektedir. Bulgaristan gelişim stratejisinde, ülkenin petrol değerinde doğal suya sahip olduğu belirtilmektedir. İçerdikleri mineraller bakımından şifalı kaplıcalara Almanya, Avusturya gibi ülkelerden vatandaşların geldiği görülmektedir
Arjantin’de sağlık turizmi Amerika ve Avrupa’daki hastaların ihtiyaçlarına yöneliktir. Yurt dışından gelecek hastalara yönelik paket programlarda, hastanın alacağı sağlık hizmetinin yanı sıra, otel, ulaşım, yardımcı asistan ve Arjantin’de birkaç günlük tatil imkanlarını, Arjantin’in sıcaklığı, güzelliğini, kaliteli ve teknolojik sağlık hizmetleri ile birleştirerek Amerika ve Avrupa’dan hastaları tedavi için ülkeye çekmek amaçlanmaktadır
Malezya dünyada, Sağlık Bakanlığı bünyesinde ayrı bir sağlık turizmi birimi kuran ve sağlık turizmini uzun vadeli bir politika haline getiren nadir ülkelerden biridir. Malezya Sağlık Bakanlığı, ülkeye sağlık turizmi kapsamında yapılan seyahatlerin tanıtımı ve geliştirilmesi için stratejik planların yapılması ve uygulanması, sağlık turizmi paydaşlarıyla devlet arasında işbirliği ve ortaklığın geliştirilmesi, hızlı gümrük işlemleri, vize alma ve uzatmada kolaylıkların sağlanması, Malezya sağlık turizmi endüstrisinin geliştirilmesine yönelik etkinliklerin yapılması gibi pek çok konuda çalışmaların yapılmasıyla beraber yurtdışı tanıtım faaliyetlerini yürütmektedir
Küba’da tedavi amaçlı ülkeye giden turist sayısı her yıl %20’lik bir artış göstermektedir. Hastalar, Küba’ya genellikle göz rahatsızlıklarının, Parkinson hastalığının, uyuşturucu ve alkol bağımlılığının, nörolojik rahatsızlıkların, beslenme bozukluklarının tedavisi için gitmektedir. Karayipler’de ise yurt dışından gelen hastalara sunulan hizmetler estetik ameliyatlar, kardiyoloji, göz ameliyatları, kanser tedavileri, diyaliz, bağımlılık programları, yaşlı bakım programlarıdır. Karayipler’in etkileyici iklimi ve doğası, iyi eğitilmiş doktorları, güvenilir iletişim sistemi, iyi ulaşım imkanları, kaliteli otelleri, eğitimli nüfusu, gelişmiş ülkelere göre düşük işçi maliyeti ile sağlık turizmi konusunda ilerlemek için pek çok nedene sahip olduğu düşünülmektedir
Singapur 2012 yılına kadar yılda 1 milyon yabancı hasta bakmayı hedeflemiş bir ülkedir. Yurt dışından tedavi amacıyla Singapur’a giden hastaların her yıl ekonomiye 3 milyar dolar katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Yılda yaklaşık 150.000 uluslararası hasta, Singapur’a tedavi amaçlı gitmektedir. Endonezya ve Malezya gibi komşu ülkelerin yanı sıra Birleşik Arap Emirliği, Suudi Arabistan, Yemen, Umman, Katar, Kuveyt, Bahreyn, Çin, Güney Asya ve Orta Doğu, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere gibi diğer Avrupa ülkelerinden de hastalar Singapur’u tercih etmekteler. Ülkenin temizlik alanında çok ileri olduğu ve bu konumunun bazı hastalar için tercih sebebi olduğu bilinmektedir
Türkiye’ye sağlık turizmi için yılda 200 bin turist gelmektedir. Bunların büyük çoğunluğunu kaplıca ve termal tesisleri ziyaret edenler oluştururken, saç ektirme, göz ameliyatları, tüp bebek gibi cerrahi yöntemler için gelenlerin sayısı artmaya başlamıştır. Şu anda sağlık turizminde sorunlarımız; tanıtım, pazarlama, yazılı ve görsel medyayı kullanma eksikliği, bazı hastanelerin kalite standartlarının yetersizliği, öz denetimden yoksunluk, mevzuat yetersizliği, yabancılara uygun koşulları oluşturmadaki yetersizlik ve vizyon eksikliğidir.
Türkiye’nin sağlık turizminde artıları oldukça fazladır. Bunlar; yer aldığı coğrafya, sağlık sektöründeki hızlı gelişme, teknolojik araç gereç, sağlık kuruluşlarının sayısının artması, kaliteli sağlık hizmeti, sağlanan iyi sonuçlar, sıcakkanlılık, misafirperverlik ve farklı kültürlere hoş görülü yaklaşımlardır. Ayrıca, Avrupa ülkelerinde çok uzun bekleme süreleri ve sağlık hizmeti fiyatlarının yüksek olması gibi nedenler de, Türkiye’ye bu sektörde puan kazandırıyor.
Dünya çapında kaliteli sağlık hizmetini, maliyet avantajı ile sunan Türkiye’nin, sağlık turizminde organize bilgilendirme ve tutundurma faaliyetleri ile güzel bir yere gelebileceği düşünülmelidir.
Sağlık turizmi alanındaki önemli fuar, kongre ve konferansların takip edilmesi ve tutundurma faaliyetleri iyi bir şekilde yapılması gerekmektedir
Sağlık turizmi alanında Türkiye’nin olanaklarının bir araya getirildiği fuarlar düzenlenerek, ülkemiz sağlık sistemi hakkında diğer ülkeler bilgilendirilmelidir.
Türkiye sağlık turizmi derneği
Uluslararası sağlık turizmi kongreleri
Bursa sağlık turizmi derneği ( BUSAT)
İzmir sağlık turizmi derneği
Adana sağlık turizmi derneği
DEVLET DESTEKLERİ
SAĞLIK TURİZMİ SEKTÖRÜNE
YÖNELİK DESTEKLER
Ekonomi Bakanlığınca sağlık turizmi sektörünün uluslararası
rekabet gücünün geliştirilmesi için Türkiye’de yerleşik sağlık
turizmi kuruluşlarının faaliyetlerine ilişkin giderlerinin bir
kısmı hibe destek olarak sağlanmaktadır.
Sağlık turizmi hibe destekleri Ekonomi Bakanlığı 2012/4 sayılı
Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi Tebliği
kapsamında yürütülmektedir.
DEVLET DESTEKLERİ
Sağlık turizmi sektöründe faaliyet gösteren yararlanıcıların
Pazara giriş
Yurt dışı tanıtım
Yurt dışı birim
Belgelendirme
Ticaret heyeti
Alım heyeti
Danışmanlık
ana başlıklarında yapacakları harcamalarının bir kısmı Ekonomi
Bakanlığınca karşılanmaktadır
DEVLET DESTEKLERİ
Yararlananlar: Sağlık kuruluşları, sağlık turizmi şirketleri ve
işbirliği kuruluşları.
Uygulamacı Kuruluş: Ekonomi Bakanlığı Serbest Bölgeler,
Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü
DEVLET DESTEKLERİ
DÖVİZ KAZANDIRICI HİZMET TİCARETİNİN DESTEKLENMESİ HAKKINDA KARAR
A- Sağlık Turizmi Sektörüne Yönelik Destekler
Pazara giriş desteği
MADDE 8 – (1) Bakanlığın belirlediği hedef ülkelerden sağlık kuruluşları tarafından Türkiye’deki sağlık kuruluşlarına getirilen hastaların uçuş giderleri %50 oranında ve toplam tedavi masraflarının %20’sini geçmemek üzere hasta başına en fazla 1.000 ABD Doları tutarında karşılanır.
(2) Bu madde kapsamındaki destekten Bakanlığın protokol yaptığı sağlık kuruluşları yararlandırılır.
(3) Bu madde uyarınca desteklenecek hedef ülkeler Genelge ile düzenlenir
Yurt dışı tanıtım desteği
MADDE 9 – (1) Yurt dışında düzenlenen fuar, kongre, konferans ve/veya bağımsız tanıtım programı kapsamında yapılan tanıtımlara ilişkin sponsorluk, reklam, tanıtım, danışmanlık, katılım ve organizasyon giderleri; sağlık kuruluşları veya sağlık turizmi şirketleri için %50 oranında ve yıllık toplam en fazla 300.000 ABD Doları tutarında, işbirliği kuruluşları için %70 oranında ve yıllık toplam en fazla 500.000 ABD Doları tutarında karşılanır
Yurt dışı tanıtım desteği
MADDE 9 – (1) Yurt dışında düzenlenen fuar, kongre, konferans ve/veya bağımsız tanıtım programı kapsamında yapılan tanıtımlara ilişkin sponsorluk, reklam, tanıtım, danışmanlık, katılım ve organizasyon giderleri; sağlık kuruluşları veya sağlık turizmi şirketleri için %50 oranında ve yıllık toplam en fazla 300.000 ABD Doları tutarında, işbirliği kuruluşları için %70 oranında ve yıllık toplam en fazla 500.000 ABD Doları tutarında karşılanır
MADDE 10 – (1) Sağlık kuruluşları, sağlık turizmi şirketleri ve işbirliği kuruluşlarının yurt dışında düzenlenen fuar, kongre veya konferanslara ilişkin katılım maliyetleri; etkinlik başına %70 oranında ve en fazla 15.000 ABD Doları tutarında karşılanır.
Yurt dışı birim desteği
Belgelendirme desteği
Belgelendirme desteği
MADDE 13 – (1) Sağlık kuruluşlarının uluslararası teknik mevzuata uyum sağlamak veya yurt dışı pazarlara girmek amacıyla aldıkları belge, sertifika veya akreditasyona ilişkin alım, yenileme ve danışmanlık giderleri; her bir belge, sertifika veya akreditasyon türü için %50 oranında ve en fazla 50.000 ABD Doları tutarında karşılanır.
Ticaret heyeti ve alım heyeti destekleri
MADDE 14 – (1) Bir ticaret heyeti veya alım heyeti programı kapsamında; her bir katılımcının ulaşım ve konaklama giderleri ile programa ilişkin reklam, pazarlama, danışmanlık, tanıtım ve organizasyon giderleri %70 oranında ve program başına en fazla 150.000 ABD Doları tutarında karşılanır.
Danışmanlık desteği
MADDE 15 – (1) Sağlık turizmi şirketleri veya sağlık kuruluşlarının Bakanlığın ön onay verdiği konularda satın aldıkları danışmanlık hizmetlerine ilişkin giderler %50 oranında ve yıllık en fazla 200.000 ABD Doları tutarında karşılanır.
Sağlık turizminin gelişimi ve Türkiye
Sağlık turizmi, Türkiye’nin düşük katma değerli ekonomik modelden yüksek katma değerli bilgi ekonomisine dönüşmesinde katalizör ve hızlandırıcı bir etki yapabilecektir. Henüz bilgi ekonomisinde önemli mesafeler almamış olan Türkiye, sağlık turizmini stratejik sektör olarak ilan ederek ve bu doğrultudaki çabalarını artırarak önde gelen ülkelerden biri olabilir. Çünkü Türkiye hem sağlık hem de turizm alanında dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer almakta ve yetkinliği olan bu iki sektörün entegrasyonundan oluşan sağlık turizminde lider olma potansiyeline sahip görünmektedir.
Sağlık turizminde ana fikir, günlük rutinden uzaklaşarak rahat ve değişik bir ortamda tedavi görmek veya sağlığı destekleyici hizmetler almaktır.
Ülkeler arasında çeşitli alanlarda işbirliği ve ortaklıkların artması, bireyin sınır ötesi seyahat özgürlük ve imkanlarının çoğalması, vize ve ulaşım gibi engelleyici unsurların azalması, sağlık turizminin ülkelerin gelirlerinde ciddi artışlara sebep olması nedenleriyle bu konuda karşılaştırmalı üstünlüğe sahip pek çok ülke, sağlık turizmini ulusal bir turizm politikası olarak ele alıp, bu konuda ciddi yatırımlar yapmalarına neden olmuştur.
Türkiye, coğrafi konumu, gelişmiş altyapıya sahip sağlık kuruluşları, sektördeki yetişmiş, eğitimli insan gücü, sağlık alanında teknik olarak ileri altyapısı, tarihi ve doğal güzellikleri, zengin kültürel mirası, jeotermal kaynakları ve düşük maliyetler nedeniyle sağlık turizmi alanında önemli bir potansiyele sahiptir.
Sağlık turizmi, Türkiye’nin düşük katma değerli ekonomik modelden yüksek katma değerli bilgi ekonomisine dönüşmesinde katalizör ve hızlandırıcı bir etki yapabilecektir. Henüz bilgi ekonomisinde önemli mesafeler almamış olan Türkiye, sağlık turizmini stratejik sektör olarak ilan ederek ve bu doğrultudaki çabalarını artırarak önde gelen ülkelerden biri olabilir. Çünkü Türkiye hem sağlık hem de turizm alanında dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer almakta ve yetkinliği olan bu iki sektörün entegrasyonundan oluşan sağlık turizminde lider olma potansiyeline sahip görünmektedir.
Sektör temsilcileri, Sağlık Turizminin Türkiye’nin ödemeler dengesindeki cari açığına çok önemli bir destek kaynağı olacağını kaydetmekte, Türkiye’de 100 liralık ihracat karşılığında, 75 liralık ithalat yapılma zorunluluğu olduğunu, sağlık turizminde ise yaklaşık yüzde 15-20’ler düzeyinde ithalat bağımlılığı olduğundan, her 100 liralık sağlık turizmi gelirinin, 80 lirasının Türkiye’ye net kazanım olduğunu belirtmektedirler.
Tatil amacıyla Türkiye’ye gelen ve sayıları 30 milyona ulaşan turistlerin Türkiye’de kaldıkları süre içinde ortalama 650 Dolar harcama yaptıkları, ancak Sağlık Turizminde kişi başına harcamanın 6-10 bin dolar arasında olduğu gerçeği konunun önemini daha da arttırmaktadır.
Türkiye’de sağlık turizmi alanında kayıtlar profesyonel anlamda tutulmamakla birlikte sağlık turizmi kapsamında Türkiye’ye yurt dışından gelen hasta sayısının 2012 yılı itibarıyla 150 bin olduğu değerlendirilmektedir.
Yabancı hastaların Türkiye’de tedavi almakta öncelikli olarak tercih ettikleri branşlar; Kardiyoloji, kardiyovasküler cerrahi, göz, diş, ortopedi, plastik cerrahi, onkoloji, beyin cerrahisi, şeklinde sıralanabilir.
Türkiye’nin sağlık turizmi konusunda mevcut durumunu arttırarak sektörde lider ülke haline gelebilmesi, bu durumu sürdürebilmesi, rekabet gücünü arttırabilmesi için sadece tıp alanında değil diğer birçok sektörde de atılım yapılması, sektörler arası entegrasyonun sağlanması gerekmektedir. Bunların başında otel hizmetleri, ulaşım, haberleşme, çevre, mimari, sigortacılık ve bankacılık sistemleri, sağlık turizmi aracı kurumları, reklam ve pazarlama, yabancı dil bilen personel vs. gelmekte olup, bugün itibarıyla bahsedilen sektörlerde (turizm, sigorta ve bankacılık, ulaşım ve haberleşme, reklam ve pazarlama) Türkiye Batı standartlarını genel olarak yakalamıştır. Ancak çok çeşitli sektörler arası eşgüdümün sağlanmasında sıkıntılar yaşandığı bilinmektedir.
Sağlık turizminde tamamlayıcı
( alternatif) tıp uygulamaları.
Termal Turizm / Kaplıca Turizmi
SPA Wellness
Yaşlı ve Eng
Uzun Yaşam Köyleri elli Turizmi
GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP
Doğal Tıp kavramı, İngilizce Naturopathy, Almanca ise Naturheilkunde ya da Naturmedizin olarak kullanılmaktadır. Almanca’daki ‘Heilpraktiker in’ kavramı ise geleneksel anlamda ‘Doğal Tıp Uzmanı’ meslek tanımına karşılık gelir.
Doğal Tıp, her insanın sahip olduğu kendini iyileştirici güçlerin (kendi kendini sağaltma gücü) doğal ilaç ve uygulamalar ile harekete geçirilmesi ve güçlendirilmesi sayesinde hastalıkları önlemeyi veya tedavi etmeyi amaçlayan tedavi yöntemlerinin tamamına verilen isimdir. Doğal Tıp, iyileşme şekli ve iyileştirici yöntemler açısından olmak üzere iki anlamda ‘doğal’ dır.
İnsanlar, tarih boyunca birçok konuda olduğu gibi sağlık konusunda da halklarının, gruplarının ‘bilge’ kişilerine danışırlardı. Bu “bilir kişilerin” batınılikleri, yani her insanın sahip olamadığı, olayların iç yüzünü görebilecek kabiliyete sahip oldukları kabul edilirdi.
Fakat yine de tarihimizde, bilimlerin uzmanlıklar adı altında birbirinden ayrıldığını biliyoruz ve doğa bilimlerine ait bir Tıp biliminin, Hitit uygarlığı döneminde bile kendi başına bir uzmanlık alanı olarak şifacılar (hekimler) tarafından uygulandığına dair bulgular mevcut.
Tıp kavramı ise söyle tanımlanır: “Sağlığın korunması ve hastalığın giderilmesi, yatıştırılması veya önlenmesi ile ilgilenen bilim ve sanat (dalı)”. (Merriam-Webster). Bu alıntıdan da anlaşılacağı gibi Doğal Tıbbın tanımı ile, genel itibarıyla ‘Tıp’ kavramının tanımı birbirine çok yakın. Bu bize aslında bir tane Tıp olduğunu gösteriyor, yani Tıp kavramının önüne gelen modern,ortodoks,alternatif,
doğal gibi sıfatlar aslında sonradan Tıbbın uygulanış şekillerine göre birbirlerinden ayırt edilebilmeleri için kullanılmıştır.
AKUPUNKTUR
İğne , lazer ışınları , elektrik simülasyonu , kupa , iğne yada manyetik topçuklar , termik stimülasyon , akupres ve ses veya elektrik veya manyetik titreşimler gibi uyarı yöntemleri ile vücutta bulunmuş özel noktaların uyarılması suretiyle yapılan uygulamalardır.
akupunktur
Uygulamaya yetkili personel sertifikalı tabib veya kendi alanında uygulama yapmak üzere diş tabibi
Apiterapi arı veya arı ürünlerinin bazı hastalıkların tedavisinde tamamlayıcı ve destekleyici olarak kullanılmasıdır
Arı zehiri için canlı bal arısı , arı zehirini içeren eksraktların bulunduğu ampüller veya arı zehirini içeren merhemler kullanılır.
Kullanılmadan önce alerji olup olmadığı test edilmelidir
APİTERAPİ
Arı zehrinin iltihaplanmaları azalttığı ve vücudun bağışıklık sistemini geliştirdiği düşünülmektedir. Birçok kişi apiterapiden bahsederken Arı Zehri Terapisini kastetmektedir.
Arı zehrinde en fazla miktarda bulunan bileşen iltihap sökücü özelliği olan melitindir. Bu madde vücudun kortisol üretmesini sağlar. Kortisol vücudun kendi kendine iyileşmesine yardımcı olan bir ajandır. İltihap sökücü özelliği olan melitin hidrokortisoldan 100 kat daha etkilidir.
Multiple skleroz
Romatoid artrit
ALS
Zona
Skar ağrıları
Gut , tendinit tenosnovit
Bazı bakterial , viral fungal hastalıklar
Bazı malign hastalıklar
FİTOTERAPİ -AROMATERAPİ
Geleneksel bitkisel tıbbi ürünler ve bitkisel ilaçlarla yapılan tedaviler
Fitoterapi ürünleri ruhsat sürecinde bilim komisyonunun uygun görüşü alınarak belirlenmiş endikasyonlar dahilinde sertifikalı tabib önerisiyle uygulanabilir.
Herbalizm, bitki ve bitki özlerinin kullanımına dayalı modern tıp dışında kalan bir geleneksel tedavi yöntemidir. Geleneksel tedavi yöntemleri veya halk hekimliği doktorluk mesleği dışında kişiler tarafından icra edilir ve koca karı ilaçları ve bitkisel iksirler kullanılarak uygulanır.
İlk medeniyetlerden günümüze hemen her toplumda var olan, bitkiler üzerinde araştırma yapan, çeşitli fermantasyonlar uygulayarak bitkilerden elde ettiği karışımları insan veya hayvanların tedavisinde kullanan kişilere deherbalist denir. Bu kelimenin Türkçe karşılığı Aktar‘dır.
YASAL DURUM
Bitkisel kökenli ürünlerin kullanımı hakkında çeşitli ülkeler yasal düzenlemeler getirmişlerdir.
Ülkemizde bitkisel kökenli ilaçlarla ilgili yasal durum ise 27 Mayıs 2004 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5179 numaralı “Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun” ile Türkiye’de süpermarket ve aktarlarda satılan bitkisel ilaçlar artık yalnızca eczanelerde satılacaktır. Bu preparatların ruhsatlandırılması, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nda Sağlık Bakanlığı (SB)’na devredildi. SB İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü, diğer ilaçlarla ilgili yönetmelik, genelge ve denetimleri bu ilaçlar için de uygulayacaktır.
27.10.2014 Resmi Gazete GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI YÖNETMELİĞİ
Hipnoz telkin yoluyla diğer bir kişinin bilinç ve farkındalık , vücut , hisler , duygular, düşünceler , hafıza veya davranışlarında değişiklik elde etmek üzere tasarlanmış veya bu sonucu ortaya çıkaran işlemlerdir.
Anksiete , baş ağrısı , korku
Girişimsel işlmeler sırasında ağrı ve anksieteyi azaltma
Obesite ,yeme bozuklukları
Alkol bağımlılığı
Organik olmayan uyku bozuklukları
HİPNOZ
DEPRESYON
Fonksiyonnel barsdak bozuklukları
Akut ve kronik ağrılar
Alerjik rinit ve astım
Atopik dermatit vb cilt hastalıkları
Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi
infertilite
Steril sülük kullanılarak yapılan uygulamalardır
Tedavide hirudo medicinalis ve hirudo verbana isimli tbbi sülükler steril sülük üreten işletmelerden sağlanmalıdır.
Dejeneratif eklem hastalıkları ( osteoartrit)
Varisler
Ağrılı hastalıklar
Flep cerrahisi sonrası görülen venöz yetmezlikler
HOMEOPATİ
Homeopati, bir hastalığın, hastalık belirtilerini sağlam bir insanda ortaya çıkarabilecek maddelerin çok düşük dozlarda hastaya verilmesiyle tedavi edilebileceği inancına dayanan bir alternatif tıp yöntemidir.
İlk olarak Samuel Hahnemann (1755–1843) tarafından 1796 yılında uygulanmaya başlanmış olan homeopatide, ilaçlar arka arkaya defalarca seyreltilerek hazırlanır. Seyreltme işlemi sonunda ilaç, genellikle aktif maddeden bir adet molekül bile barındırmaz (1 birim aktif madde 1030 birim suya eklenir, yani ilacın içerisinde 1 adet molekül barındırma şansı kabaca milyonda 1’dir).[kaynak belirtilmeli] Seyreltme işlemi nedeniyle Homeopatik ilaçlarınfarmakolojik herhangi bir etkisi yoktur
Homeopati uygulamaında kullanılacak ilaçların ruhsatlandırılması ve satışına ilişkin koşullar Türkye ilaç ve tıbbi cihaz kurumu tarafından düzenlenir
Sertifikalı tabib veya diş tabibi tarafından uygulanabilir
Gerilim tipi veya migren tipi baş ağrıları
Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi
Organik olmayan uykusuzluk
Kronik yorgunluk
HOMEOPATİ
Egzema, alerjik astım, rinit
Romatizmal hastalıklar
Solunum sistemi hastalıkları
Reflü
Varis
Mekanik ağrılar
Diş ağrısı
Bağımlılık tedavisinde destekleyici
anksiete
KAYROPRAKTİK
Kas , omurga ve iskelet sisteminin biyomekanik bozuklukları ve bunun sinir sistemi üzerinde oluşturduğu sorunları önlemesiyle ilgilenen destekleyici bir uygulama alanıdır. Uygun hastalarda normal mekanik hareketliliğini yitirmiş eklemleri elle uygulanan tekniklerle düzeltme üzerine yoğunlaşır.
Kronik servikal bölge kaynaklı baş ağrısı
Ani zorlamalarla ilşkin ağrılar
Bel fıtığının erken tedavisi
Akut ve kronik yumuşak doku zorlanmaları
Miyofasial ağrı sendromu
Mesleki veya spor ile ilşkili kas iskelet sistemi yaralanmaları
Geriatrik yaş grubunun aosteoartrit vb kas iskelet sistemi sorunları
Posturel skolyoz
Kan dolaşımını artırmak için bölgesel vakum oluşturmaya dayanan kuru kupa uygulaması ve belli vücut noktalarında bölgesel vakumla beraber yüzeysel cilt kesikleri oluşturarak kanın alındığı yaş kupa uygulamasıdır.
( hacamat)
Organik rahatsızlığı olmayan hastalarda immun sistemi güçlendirme
Fibromiyalji
Romatizmal hastalıklara ait kronik ağrı , eklem hareket kısıtlılığı , sabah tutukluğu , yorgunluk vb durumları
Kas iskelet sisteminin mekanik ağrıları
Osteoartrt
Migren
Organik olmayan uyku bozuklukları
Nevralji
Larva uygulaması
Lucilia sericata steril lavralarının kronik yaralarda biyodebridman amaçlı kullanılmasıdır
Larva debridman tedavisini (LDT) ilk kez 1931’de Baer, Lucilia sericata larvaları ile uygulamıştı. Yöntem, 1940’lara kadar ABD’de üçyüzün üzerinde hastanede standart yara tedavi yöntemi olarak kullanıldı. Antibiyotiklerin ortaya çıkması ile LDT’ye ilgi azaldı, 1990’da ise zor iyileşen yaraların tedavisinde yeniden yöntem kullanılmaya başlandı. Son 20 yılda LDT pürülan, kabuklu yaraların tedavisinde altta yatan hastalıktan bağımsız olarak uygulanabilmektedir. LDT’nin ülkemizdeki kullanımı, TÜBİTAK destekli “Lucilia sericata’nın larvaları ile zor iyileşen yaraların tedavisi” projesi ile 14.06.2007’de başlamıştır.
LDT’nin en önemli avantajı; larvaların canlı doku ile nekrotik dokuyu ayırması ve ölü dokuları yiyeyerek bıçağın bile yapamayacağı mikro cerrahi müdahaleyi yapmalarıdır. Olayların %80 ile %95inde yaranın debridmanında başarı tam ya da çok ileri derecededir. LDT ile birlikte nekrotik dokudan gelen kötü koku ve yaraya eşlik eden şiddetli ağrı önemli ölçüde azalır. Bu tedavi sonrası amputasyon önlenebildiği gibi derin yaralar için çok ciddi olan septisemi tehlikesi de ortadan kalkabilmektedir. LDT’nin kronik yaraların temizlenmesinde ve granülazisyonnun başlamasında etkili bir yöntem olduğu değişik araştırıcıların yaptığı çeşitli çalışmalar ile ispatlanmıştır. LDT ilerledikçe, yaranın üzerinde yeni sağlıklı doku katmanı oluşturduğundan klasik tedaviye göre yaranın iyileşmesi daha hızlıdır. LDT yaraların tedavisinde uygulanan klasik tedavi yöntemlerine göre daha ucuz, kolay ve başarılı bir tedavi yöntemidir.
LDT özellikle Diyabetli hastalarda yaraların tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Eski bir tedavi yöntemi olan Larva Debridman Tedavisi (LDT) antibiyotiklerin gelişmesi, cerrahinin ilerlemesi ve infeksiyon sıklığının azalmasıyla kullanımı azalmışken; dirençli yara infeksiyonlarının ortaya çıkışıyla yeniden kullanılmaya başlanmıştır.
MEZOTERAPİ
Mesoderm kaynaklı organ patolojilerinin iyileştrilmesini amaçlayan bitkisel veya farmokolojik ilaçların bölgesel , küçük dozlarda , özel iğneler ve özel tekniklerle cilt içi enjeksiyonu uygulamasıdır.
İğnesiz mezoterapi ; ürünün cilt içine iğne olmadan elekroporasyon yöntemi ile verilmesidir.
MEZOTERAPİ
Baş ağrıları
Eklem dejenerasyonu sonrası ağrı , sertlik , şişler
Hareket kısıtlılığı
Bağ dokusu patolojilerine ait ağrılar
Selülit
Akut ve kronik yumuşak doku zorlanmaları kaynaklı ağrılar
Migren
Keloid , akne, alopesia vb cilt hastlaıkları
Proliferatif ve irritan solusyonların eklem bağ dokusu içine enjekte edilmesi uygulamasıdır. Enjeksiyonlar genellikle zedelenmiş , aşınmış , güçleri azalmış tendon ve ligamentlere ve eklemlere yapılır. Amaca uygun olarak seçilen ilaç karışımları bölgesel olarak özel iğnelerle ve özel tekniklerle uygulanır.
vEklem bağ gevşekliklerine bağlı ağrı
vKısmi tendon yaralanmaları ve aşırı kullanımı
vTekrarlayan baş ., boyun ve sırt ağrıları
vKas ve ligament kaynaklı ağrılar
vMigren ağrıları
vTopuk dikeni
vYumuşak doku spor yaralanmaları
vBağ doku ve kas yaralanmalarına bağlı kısmi yırtılmalar
Eklemler, kaslar , bağ dokusu ve omurgayı içeren kas- iskelet sisteminin güçlendirilmesine yardımcı olan , total vücut sağlığına odaklanan ve hastalıklarda kas iskelet sisteminin etkinliği üzerinde duran invaziv olmayan tamamlayıcı tıp uygulamasıdır.
Ozon uygulaması
Lokal veya sistemik olarak ozon-oksijen karışımının kullanıldığı uygulamalardır.
Eklem tendon yaralanmaları
Vertebra ve disk patolojilerine bağlı ağrılar
Fibromiyalji
Diyabetik yaralar
Nöropatik ağrılar
hidroterapi
Hidroterapi, su kullanarak ve sudan faydalanarak ağrının giderilmesi ve tedavi edilmesi konularında çalışmalar içeren, fizyoterapi kapsamında yer alan bir tıp dalıdır. Eskiden hidropati olarak isimlendirilirdi. Hidroterapinin uygulama alanları çok geniştir. Suyun fiziksel özelliklerinden yararlanarak kan dolaşımını hızlandırmayı ve bazı hastalıkların semptomlarını gidermeyi amaçlar.
KAPLICA
Madensel Sular Nasıl Oluşur ?
Madensel sular derinlere sızan yer üstü sularının ve/veya derinlerde oluşan suların yeryüzüne çıkması ile oluşur. Bu sular yollarına çıkan mineralleri, tuzları, gazları ve radyoaktif maddeleri eriterek bünyelerine katar, bazen de ısınarak yeryüzüne çıkarlar
Kaplıcanın Etkinliği Hangi Faktörlerle İlgilidir ?
Suyun sıcaklığı,
İçerdiği kimyasal maddeler,
Kaynak bölgesinde bulunan mikroskobik organizmalar,
Havadaki nem oranı,
Havanın sıcaklığı,
Atmosfer basıncı,
Rüzgar…
Kas-İskelet Sistemi Hastalıklarında Kaplıcanın Yeri Nedir ?
Kas-İskelet sistemi hastalıklarında temel tedavi yöntemleri :
İstirahat
Hasta bölgenin korunması,
İlaç tedavisi,
Fizik tedavisi,
Egzersiz tedavisi,
Rehabilitasyon,
Cerrahi tedavi’dir.
Kaplıca tedavisi Fizik Tedavinin Hidroterapi (su ile yapılan tedavi) alt grubu içinde değerlendirilebilir. Temel tedavi yöntemleri ile kombine edilerek doktor kontrölünde uygulanacak olan Kaplıca Tedavisi Kas-İskelet sistemi hastalıklarında büyük yararlar sağlayabilir.
Hangi Hastalıklarda Kullanılır ?
Kireçlenmeler,
· İltihabi romatizmalar,
· Yumuşak doku romatizmaları,
· Mekanik bel ve boyun problemleri,
· Çalışma şart ve ortamına bağlı ağrılı tablolar,
· Ortapedik problemler; kırık sekelleri,ameliyat komplikasyonları,
· Spor yaralanmaları,
· Kas hastalıkları,
· Nörolojik hasarlanmalara bağlı problemler.
Kaplıcanın Etkileri Nasıl Oluşur ?
Kesin olarak bilinmemektedir.Kaplıcanın tedavi edici etkisi iki ana mekanizma ile açıklanır:
· Biyokimyasal-Spesifik etki; su içinde bulunan erimiş mineral ve gazların deri yoluyla emilmesi sonucu vücut metabolizmasında değişikliklere sebep olmaları.
· Termal-Nonspesifik etki; suyun sıcaklığı ve çevre faktörlerin etkisi ile kan dolaşımının artması, metabolizmanın hızlanması, sinir sisteminin ve hormonal sistemlerin uyarılması.
Kas-İskelet Sistemi Hastalıklarında Hangi Çeşit Kaplıca Suları Faydalıdır ?
Kas-İskelet Sistemi hastalıklarında genellikle tuzlu, kükürtlü, karbondioksitli, oligometalik ve radyoaktif sular etkili olmaktadır. (Kütahya Yoncalı bölgesindeki sular bu özelliktedir)
Hangi Hastalar Kaplıcaya Giremez?
· Ateşli hastalıklar, sistem enfeksiyonları,
· Alevli dönemde iltihabı-romatizmal hastalıklar,
· Ağır kansızlık,
· Kanser ve benzeri habis hastalıklar,
· Kanamalı hastalıklar ve kanamaya meyil,
· Kadınlarda adet dönemleri, gebelik ve doğum sonrası dönemler,
· Ağır kalp, Akciğer, Böbrek ve Karaciğer hastalıkları ve yetmezlikleri,
· Koroner arter hastalıkları; kalp krizi geçirmiş hastalar, yakın zamanda kalp anjini-spazmı geçirmiş hastalar,
· Oynak hipertansiyonu veya kan basıncı sürekli sistolik 150 mmHg üzerinde seyreden hastalar,
· Yaygın varisler, iltihabı ve/veya tıkayıcı damar hastalıkları,
· Kontrol altına alınmamış ve insüline bağımlı şeker hastalığı,
· Akut yada kronik üriner, bilier ve istestinal tıkanmalar,
· Açık yaralar,
· 6-12 aydan yeni, antikoagülan kullanan, yüksek risk faktörüne sahip Serebrovasküler hastalığa bağlı yarım felçli hastalar (hiç girmeseler daha iyi ),
· Epilepsi ve benzeri nöbet geçiren hastalar,
· Akıl hastaları ve ağır psikolojik problemleri olan hastalar,
· İleri yaşta ve düşkün hastalar,
· Aşırı şişman hastalar.
Yaşlı ve engelli turizmi
Her geçen gün yorulan dünya ve insanlar, sürekli çalışan halklar, üreten, tüken ve hizmet eden bir toplum yapısı, hayatın akıp giden karmaşasında yaşlanan, yıpranan, sakat kalan insanlar. Hayatı yaşarken başka bakış açısıyla bakmak Türkiye ve Dünyada yaşlanan bireyler ekonomik güçleri ölçüsünde yurt içi ve dışı çeşitli ülkelere seyahat etmektedir.
Bu seyahatler yaşlı turizmi oluşturmakla beraber ülke ekonomisi de katkısı bulunmaktadır. Yaşlı bireyler hem yeni ülkeler görmek hem de sağlık problemleri gidermek adına seyahatler yapabilmektedir. Birde engelli turizmi vardır burada ise engelli olan vatandaşlar kendi ülkelerinde ya da yurt dışına çıkarak sağlık, seyahat, keşif vb ihtiyaçlarını gidermek istemektedirler. Bu durum ileri yaş ve engelli turizmi adı altın da yeni bir sektör oluşturmaktadır.
Sağlık Bakanlığı, Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Ömer Tontuş: “Türkiye’nin geleceğine yön verecek olan sağlık turizminde 20 milyar dolarlık bir hedefimiz var. Bu hedefin en az üçte birinin ileri yaş turizminden sağlanacağını düşünüyoruz” ifadesinde bulunmuştur.
Türkiye’de sağlık turizminin termal, medikal ve ileri yaş olmak üzere üç ana başlık altında toplandığını söyledi. İleri yaş turizminin yakın zamanda büyük bir gelir kaynağı olacağını belirterek ileri yaş turizmiyle ilgili bağımsız bir daire başkanlığı oluşturulacağını ve kurumun ileri yaş sağlık hizmeti almak isteyen yurtdışındaki bireylerin Türkiye’ye gelmesi için çalışacağını kaydetti.
Türkiye de ileri yaş turizmi öncelikli hedef bir tanesidir “Sağlık turizmi içinde yer alan üç başlığı bir arada düşünürsek tamamını aynı ile yığmanın bir anlamı yok. Sağlık turizminin ekonomik katkısını başka illerinde paylaşmasını sağlamak lazım. İleri yaş turizmi için en önemli kriterlerden bir tanesi de belediyenin gelişmişlik düzeyi ve bölgede yaşayan bireylerin algı gücünün yüksek olması gerekmektedir.
Norveç, İsveç gibi İskandinav ülkelerindeki bireylerin ileri yaş oldukları için kendi bakımlarını yapamamaktadırlar. “Bireylerin konaklamasını sağlayacak tesis arıyorlar. Türkiye de iklim olarak çok uygun ve hayat konforu yüksek illerimiz bulunmakta. (İstanbul, Eskişehir, Antalya, İzmir, Mersin, Kütahya) . Onun için ileri yaş turizminde bu iller önem arz etmektedir. Türkiye de ileri yaş turizmi açısından konaklama tesislerinin yetersiz kalması ülkemiz açısından bir kayıptır.
Yaklaşık 300-350 bin ileri yaş bakıma muhtaç bireylerin Türkiye’ye gelmesin öngörülmektedir. Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar gibi illerde ileri yaş bireyleri misafir edilmesi. Konaklama tesislerinin ve hizmetlerin Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türkiyedede bir an önce faaliyete geçmesi gerekmektedir.
Yaşlı turizmine yönelik yeni tesisler yapılması lazım. Sadece yatacak yer değil, sosyal yaşamlarını devam ettirebilecekleri komple tesislerin olması gerekmektedir.
İleri yaş turizmi ( gezi turları, meşguliyet terapileri )
Yaşlı bakımı hizmetleri ( bakım evlerinde veya iyileştirme hizmetleri )
Klinik otel de iyileştirme hizmetleri
Hizmet Yeri: Klinik oteller, tatil köyleri ve bakım evleri v.b
- Eğitim
o Sektöre hizmet sağlayıcılara özel eğitimler
o Özel bakım hemşireleri
o İletişim eğitimi-yabancı dil, yaşlı psikolojisi, v.b.
- Tesisler
o Klinik Konaklama
o Medikal Destek Merkezleri
o Özel Donanımlı Rekreasyon, Sportif faaliyet tesisleri
o Kültürel ve Sportif faaliyet tesislerinde engelli ve yaşlı katılımını sağlayacak ek
tedbir ve ek tesisler
- Mevzuat altyapısı
o Uluslararası mevzuata uyum
o Hizmetler entegrasyonunu düzenleyici yönergeler
o Sigorta Mevzuatı
o Akreditasyon
o Denetim
Engelli ve yaşlılara uygun turizm tesisleri ihtiyacı
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de engellilerin evlerinden çıkıp, günlük yaşama katılmasına yönelik aktiviteler yapılıyor. Art arda engelli spor kulüpleri, dernekler, vakıflar, rehabilitasyon merkezleri kuruluyor. Engelini ‘‘yaşama engel” görmeyenler, artık sadece yaşamak değil, her türlü etkinlikten yararlanmak istiyorlar.
Mevzuat
Bilindiği üzere yönetmelik engelliler açısından yalnızca 80 odası olan otel ve tatil köylerini kapsamakta, diğer turistik tesisleri kapsam dışında tutmaktadır.
Yönetmeliğin tüm turizm belgeli işletmeleri kapsayacak biçimde düzenlenmesi ile yönetmelik dışında kalan işletmelerin de engellilere hizmet verir hale gelmesi sağlanabilecektir. Böylelikle, ülkemize gelen engelli konuklarımızın hiçbir engele maruz kalmadan tesislerimizden yaralanması sağlanmış olacaktır.
Otellerde bulunan mevcut engelli odası talebi karşılamaya yetecek düzeyde bulunmamaktadır. Bu nedenle yönetmelikte bahsi geçen % 1 oranının artırılmasıyla, engelli pazarından çok daha fazla pay alınabileceği düşünülmektedir. Dünyada 500 milyon engelli nüfusunun olduğu düşünülürse bu oranın % 5-10’lara çekilmesi abartılı olmayacaktır.
Yeni yapılacak tesislere yıldız verilirken, sağlık / termal hizmeti vermek üzere kurulacak otellerin engelli odası sayısının, toplam oda sayısının yüzde 10’u olması gerektiği şartının muhakkak aranması gerektiği düşünülmektedir. Bu oranda engelli odası bulunduran otellerin de özel teşvik kapsamına gireceği önceden ilan edilmelidir.
Sağlık turizmine yönelik çalışan hastane yanında kurulan otellerde de % 10 şartı muhakkak aranmalıdır
(tursab)
Engellilerin kullanabileceği yeterli toplu ulaşım araçlarının olmaması,
Kentin veya beldenin görülmeye değer yerlerinin, müze ve ören yerlerinin engellilere uygun şekilde dizayn edilmemesi (engellilerin kullanabileceği WC’lerin olmaması, rampaların uygun şekilde yapılmaması …vb gibi), Kaldırımların engellilerin kullanabileceği biçimde yapılmaması,
Engellilere yönelik serbest park etme imkanları, uygun işaretlendirmelerin bulunmayışı,
Engellilerin kullanımına uygun telefon kulübelerinin olmaması,
Kendi arabasıyla ülkemize giriş yapan konuklarımızın sınır kapılarında işlemlerini kolayca yaptırabilecekleri mekansal düzenlemelerin bulunmayışı nedeniyle sıkıntı yaşamaları. Örneğin pasaport kontrollerinin yapıldığı binalara girişte birkaç basamaklı merdivenin bulunması…gibi.
Turistlere de hizmet veren hastane, sağlık ocağı, karakol gibi kamu binalarında engellilerin bu hizmetler faydalanmasına dönük donanımların yetersizliği, hatta ilk bina girişlerinde bile sorun yaşanıyor olması (bu arada düzenlemeler yapılırken engellilerin yalnızca yürüme değil, görme ve işitme gibi sorunlar yaşıyor olabilecekleri de unutulmamalıdır),
Sorun yaşayan engellinin başvurabileceği özel merci ve mekanların bulunmaması ….gibi.
Sorun yaşayan engellinin başvurabileceği özel merci ve mekanların bulunmaması ….gibi.
Turizm Tesislerinin Belgelendirilmesine ve Niteliklerine İlişkin Yönetmelik’te 80 oda ve üzerinde olan oteller ile tatil köylerinde toplam oda kapasitesinin ancak % 1’i oranında engelli odası bulundurulması yükümlülüğü olduğundan, işletmeler bunu minimum düzeyde tutmakta, bu nedenle 300 odası olan konaklama merkezlerinde bile engelli odası 3’ü geçmemektedir. Bu nedenle mevcut olan engelli odası sayısı, grup halinde gelmek isteyen engelli ziyaretçileri ağırlamaya yetmediğinden, gerek yurtdışından, gerekse yurtiçinden gelen bu tip taleplere olumsuz yanıt verilmek zorunda kalınmaktadır.
Halihazırda mevcut olan engelli odalarının bir bölümünün ise engellilerin ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde bulunmadığı tespit edilmiştir.
Bahsi geçen yönetmelikte odalar yanında, tesislerin girişi, genel tuvaletler, yeme-içme ünitesi, mola noktası, temalı parklar ile eğlence merkezlerinde de bedensel engellilerin kullanımına uygun düzenlemeler yapılması gerektiği belirtilmişse de, işletmelerde ya bunlara hiç uyulmamakta, ya da yeterli düzeyde düzenleme yapılmamış bulunmaktadır. ( tursab)
Yaşlı turizmi 3. kuşak turizmi olarak da adlandırılmaktadır. Herhangibi hastalığı olmayan sadece yaşlılığın verdiği bir takım kısıtlamlara sahip olabilecekleri gibi birden fazla sağlık sorununa da sahip olabilirler
Bu grub için üretilecek çözümlerin tüm sağlık risklerini kapsayabilmesi , hastalıklarına uygun diyetten , gezi proğramına konaklıyacakları tesisteki pirimer sağlık hizmetinden bölgedeki sağlık hizmet kapasitesine bir çok parameterinin berbaber değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yaşlı ve engelliler için üretilecek çözümler bunların kısıtlamaları nedeniyle özgürce hareket edemeyen yakınlarını da seyahat edebilir hale getirecektir.
Türkiye’de oteller ve tesisler ülkede yaşayan %12,39, yaklaşık 9 milyon engelliye ve ailelerine yani en az 20 milyon kişiye yasak!
Otellerdeki mimari engeller ve yönetenlerin, çalışanların eğitimsiz oluşunun doğurduğu engeller nedeniyle maddi imkanı olmasına rağmen milyonlarca engelli tatil olanaklarından yararlanamıyor.
Engelsiz Turizm Nedir?
2005 yılında çıkan Engelsiz Erişilebilir Mimari Çevre Kanunu ve Engelsiz Ulaşım Kanunu’ndan bu yana geçen 10 yılda düzenlemeler zorunlu olmasına rağmen göstermelik birkaç adım dışında bir çözüm sağlanmadı. Hala engelliler, yaşlılar ve ailelerinin de diğer insanlarla birlikte bir arada tatil yapabilecekleri tesisler yok denecek seviyede
Engelli ve engelsiz herkesin birlikte seyahat edebildiği, tatil yapabildiği, konaklayabildiği, sosyal mekanlardan faydalanabildiği başka birinin yardımı olmadan özgür ve eşit imkanlar sunan tesisler ve aktivitelerdir
Farklı gelişim gösteren, otizmli, down sendromlu, zihinsel engelli bireylerin de refakatçileri ile birlikte tesislerden yararlanma imkanıdır.
Avrupada yılda 1 kez yurt dışı tatili yapan yaklaşık 15 milyon engelli ve engelli hale gelmiş ileri yaşlılar Türkiye’ye hiç gelemiyor.
Avrupada 20 milyon engelli ve yaşlı kendi ülkelerinde günlük gezilere çıkmaktadır.
Engellilerin büyük bölümünün en az bir refakatçi ile seyahate çıkıyor olduğu düşünüldüğünde Avrupadaki bu özel seyahat pazarının 35 milyon seyahat ve 630 milyon geceleme ürettikleri ortaya çıkmaktadır.
Gelişmiş ülkeler her geçen gün daha fazla yaşlı nüfusa sahip oluyor ve ihtiyaçları buna göre şekilleniyor. Peki hazırmıyız
Yaşlılarda sık karşılaşılan sağlık sorunları
Kas iskelet sistemi sorunları
Duyma ve işitme güçlükleri
HT
Kalp hastalıkları
Böbrek hastalıkları
Diyabet
Unutkanlık
Turizmi hizmeti planlama aşamasında kişinin ülkeye girişinden ayrılışına kadar olası riskleri görebilmeli ve çözüm üretebilmelidir. Örneğin böbrek hastası uygun diyaliz hizmeti alabileceği yerlerde konaklayabilmeli yada konakladığı yerde diyaliz hizmeti alabilmelidir.
Beslenme – Aktiviteler
Sadece turistik tesislerimizde değil hemen tüm cafe restoran lokanta vb yemek hizmeti sunan işletmelerde bırakın bir özel diyet seçeneğini tuzsuz bir çorba alma imkanınız bile olmuyor.
Yaşlı turizmine yönelecek tesislerin uygunh diyet çözümlerini de üretebilmesi gerekmekte.
Yaşlılara dönük aktivitelerin bireysel durumları ve hastalıkları dikkate alınarak planlanması gerekmekte.
Sigorta kurumlarıyla karşı karşıya gelmemek için bir çok işlmein onaylı ve belgelendirilerek yapılmasına dikkat edilmeli
3.YAŞ TURİZMİ
- yaş kavramı, insanın aktif iş yaşamından ayrıldıktan sonraki ömür dilimini içeren bir kavram. 1970’lerde Fransa’da ortaya çıkıyor;a .İnsan ömrünün uzaması, 3. yaş dönemindeki nüfus artışını da beraberinde getiriyor. AB,60 yaş üstü nüfusta da her yıl 2 milyon kişi artış öngörüyor.
Bu turizm çeşidi son yirmi yılın gelişen en önemli turizm pazarlarından biridir .Turizm Bakanlığı tarafından yapılan bir araştırma; turist sağlığını koruyucu önlemler alınması, standardı yüksek termal tesislerin bulunması, gümrük-vize işlemlerinin süratle yapılması husularıdikkate alır.
- yaş turizmi yapmak istiyorsanız öncelikle iyi bir planlamacı olmanız gerekir. Seyahat eden bu yaş grubunun doğal olarak özel ihtiyaçları vardır. Turistin ülkesine sorunsuz dönmesi için hemen hemen her alandaki ihtiyaçlarının eksiksiz karşılanması gerekiyor.
3.yaş grubuna ait kişiler daha çok gruplar halinde seyahat ve tatil yapmayı tercih ederler.
Seyahat eden yaşlıların alışık oldukları standartta hizmet talebi vardır.
Bu grubun digerbir özelliği ise sayısal engelli insan sayısı fazladır.
Ülkemize gelen yaşlı yabancıların çoğunluğu,mayıs, haziran, eylül ve ekim aylarını tercih etmekte,özellikle dini merkezleri ( Efes, Meryem Ana Evi,Trabzon Sümela Manastırı,Demre Aziz NikolaKilisesi gibi) görme arzusu taşımaktadırlar .
Günümüzde 55 yaş üstü nesil,geçmişe oranla daha iyi eğitimli, farkındalığıve beklentileri yüksek bireylerden oluştuğu için önleyici sağlık hizmetleri konusunda daha talepkârdır.
Hilton, İbiş, CrownPlaza, Divan ve Sheraton gibi oteller, 3. yaş grubu turistlerin aradığı kolay ulaşımı ve kaliteli konaklama imkanlarını sağlıyor.
YAŞLILIK: GERİLEME VE KAYIPLARIN YAŞANDIĞI DÖNEM
Yaşlanma yaşam sürecinin önemli ve nihai bir aşaması. Gerileme ve kayıpların yaşandığı bu dönemde insanın kişiliği ile kendini algılayışında değişiklikler olması kaçınılmaz. Yaşlanan kişiye yönelik toplum ve çevre algısının değiştiğinden dış dünyayı terk ederek tamamen kendi dünyasına çekilmeyi tercih eden yaşlı kişi -çoğu kez- bunalıma girer
Yaşlı Bakımı İhtimam İster
Ailelerin küçülmesi, kadının çalışması, akraba-komşu ilişkilerinin zayıflaması gibi nedenlerle yaşlının aile içinde evde bakımı her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Çoğu yaşlının bakımı için en uygun yer evi ise de; mekanın evsel bakıma göre düzenlenmesi, gerekli ekipman ve sarf malzemelerinin sağlanması, hastalık durumunda tıbbi donanım sağlanarak tedavi ve bakımının evde de sürdürülebilmesi sorunlara yol açmaktadır.
Bakım ve rehabilitasyon hizmetinin kalitesi yaşlının yaşam kalitesini arttırır.
Yaşlının -mümkün olduğunca- yaşamını kendi evinde / ailesinin yanında sürdürebilmesi için bakım hizmeti sorumluluğunun aile–toplum-devlet tarafından paylaşılması, yaşlıların evde bakımının sosyal güvenlik ve sosyal yardım sistemi içerisine alınması,
hizmet organizasyonunun sektörler arası işbirliğiyle yapılması
gerekir.
Yaşlılık alanında kullanılan “toplum temelli bakım” ve “yerinde yaşlanma” kavramlarının ortak yönü (kısaca); yaşlının çevresi ile olan ilişkisini güçlendirerek yaşamını alıştığı ortamda sürdürebilmesi bağlamında oluşan gereksinimlerini karşılayarak toplumsal yaşama dahil olması için çaba harcamak ve tıbbi bakımını desteklemek olduğu söylenebilir.
Tüm dünyada yaşlı bakımının toplum olanaklarıyla desteklenmesi amaçlı hizmetlerin sınırları çok geniş olup, her ülkede değişik şekilde çeşitlendirilmiş ise de yaşlılara yönelik en yaygın hizmet türünün dışarıdan ve profesyonellerle desteklenen evde bakım modeli olduğunu söylemek mümkün.
YAŞLILARA YÖNELİK KURUMSAL BAKIM HİZMETLERİ
Yaşlıların kurumsal bakımına ilişkin olarak dünyadaki genelindeki uygulamaya bakıldığında;
- Kısmi/tam olarak sürekli bakıma gereksinim duyan, tüm olanakları tüketmiş, kendi başına bağımsız olarak yaşamını sürdüremeyen, sosyal ve psikolojik açıdan yalnızlık ve güvenlik gereksinimi duyan yaşlılara huzurevlerinde,
- Ağır somatik ve psişik sorunları olan yaşlılara tıbbi refakat ve terapi imkanları bulunan sağlık kuruluşu niteliğindeki bakımevlerinde
hizmet verildiği görülmektedir.
Ülkemizde semt yaşlılarına yönelik evsel bakım ve gündüzlü bakım hizmetleri yaygın olmayıp bakım modeli huzurevi olarak biçimlendiğinden; kendi evinde bağımsız olarak yaşayabilecek koşullarda olup, tedavi, bakım, refakat ve terapi imkanı bulamayan, evini ve kendisini geçindirecek kadar geliri bulunmayan, ev işi yapabilecek fiziki gücünü yitirdiğinden desteğe ihtiyaç duyan yaşlılar huzurevini tercih etmektedir.
Alman Yaşlılar Bakım İhtiyaçlarını Hangi Ülkelerde Nasıl Çözümlüyor?
Dünyadaki yaşlanma sorunuyla ilgili yaşananlar özellikle gelişmiş ülkelerin başını ağrıtıyor ve bu çerçevede yaşlanma sorununun çözümünde acaba Türkiye nasıl çözüm olabilir düşüncelerimizle dünyada olup bitenleri araştırıyoruz. Bu kapsamda elde ettiğimiz verileri, gözlemleri süzgecimizden geçirip sizle paylaşıyoruz. Bu çalışmamızda ise Almanya daki yaşlı bakımı ihtiyaçlarıyla ilgili yaşananları araştırdık.
Almanya da emekliler doğu Avrupa ve Asya’daki bakım evlerine gönderilirken pek de insani olarak yorumlanmayan yaşlı insan ihracı yaşandığı dile getiriliyor. Almanya ’da ki artan fiyatlar ve maliyetler ile zorunlu olarak düşen standartlar nedeniyle giderek artan sayıda yaşlı ve hasta Alman vatandaşı yurtdışına rehabilitasyon merkezlerinde uzun süreli bakım için gidiyor. Binlerce emekli Alman vatandaşı, Doğu Avrupa’daki bakım evlerine yerleştirilmiş durumda. Bu durum sosyal refah kurumları tarafından “insanlık dışı ihraç” olarak nitelendirilmek suretiyle eleştiriliyor. Ancak Almanların çoğu emeklilik evlerinin maliyetini karşılayamıyor. Giderek yaşlanan ve küçülen nüfusla birlikte, yurtdışına gönderilen yaşlıların sayısı gelecek birkaç yılda artacağa benziyor. Uzmanlar bu konunun patlama noktasına geldiğini belirtiyor.
Alman Yaşlılar Bakım İhtiyaçlarını Hangi Ülkelerde Nasıl Çözümlüyor?
Almanya da emekliler doğu Avrupa ve Asya’daki bakım evlerine gönderilirken pek de insani olarak yorumlanmayan yaşlı insan ihracı yaşandığı dile getiriliyor. Almanya ’da ki artan fiyatlar ve maliyetler ile zorunlu olarak düşen standartlar nedeniyle giderek artan sayıda yaşlı ve hasta Alman vatandaşı yurtdışına rehabilitasyon merkezlerinde uzun süreli bakım için gidiyor. Binlerce emekli Alman vatandaşı, Doğu Avrupa’daki bakım evlerine yerleştirilmiş durumda. Bu durum sosyal refah kurumları tarafından “insanlık dışı ihraç” olarak nitelendirilmek suretiyle eleştiriliyor. Ancak Almanların çoğu emeklilik evlerinin maliyetini karşılayamıyor. Giderek yaşlanan ve küçülen nüfusla birlikte, yurtdışına gönderilen yaşlıların sayısı gelecek birkaç yılda artacağa benziyor. Uzmanlar bu konunun patlama noktasına geldiğini belirtiyor.
2011 ’de 7.146 Alman emeklisi Macaristan ’daki emeklilik evlerinde yaşamaktaymış. 3.000 ’den fazla yaşlı Çek Cumhuriyeti ’ne; 600 kişi Slovenya ’ya gönderilmiş. İspanya, Yunanistan ve Ukrayna ’daki Alman yaşlı sayısı tam olarak bilinmemekte. Tayland ve Filipinler de giderek artan sayıda yaşlı çekmeye başlamış. Uluslararası medya alanlarında yayınlanan haberlere göre, Macaristan, Tayland ve Yunanistan ’da yaşayan ve uzun süreli bakıma ihtiyacı olan Almanların başka seçenekleri olmadığı ve Almanya ’dakinin üçte biri veya üçte ikisi maliyete ve daha iyi bakım standartları nedeniyle bu ülkelerde kaldıkları belirtiliyor. Bazı diğer kişilerse, istem dışı olarak bu ülkelerde bulunuyorlar. Ayrıca benzer haberlerde çeşitli sağlık bakımı sağlayıcılarının, yurtdışında sadece Alman vatandaşları için bakım evleri kurma sürecinde oldukları belirtiliyor. Bu da yaşlı bakım endüstrisinin gelişen ve oldukça yüksek karlar sağlayan bir pazar olduğunun bir işareti.
AB yasaları engeli…
Günümüzde, Avrupa Birliği kanunları, devlet sigorta kurumlarının uluslararası bakım evleriyle direkt anlaşma yapmasına engel olmakta. Ancak Avrupa’nın artan yaşlı nüfusuna çareler aranırken bu yasal engelin de zamanla aşılacağı tahmin edilmekte. Bunama sorununda ise zaten aradaki farkı anlamayacakları düşünülerek kişilerin yurtdışına gönderilmesi konusunda bazı düşünceler bulunmaktadır. Uzmanlar Alzheimer de yaşanan bunama sorununda lisan ve çevrenin çok önemli olduğunu belirtiliyor. Bunama sorunu olan insanlar diğer kültürlerle iletişimde özellikle zorluk çekiyorlar, çünkü farklı bir kültüre bu kişilerin adapte olmaları çok daha zor. Bu kişiler eski hatıralarıyla yaşamlarını sürdürmektedirler.